PC’lerin hayatımıza girmeye başlamalarıyla kağıtlar üzerindeki harfler önce ekranlarımıza transfer oldular. PC’ler bize kağıt kullanmak zorunda kalmayacağımız bir çağı müjdelerken tam tersi oldu ve bir de baktık ki daha çok kağıt harcıyoruz. Şimdi ise bununla barışıp en azından ham maddeyi korumaya niyet eden çalışmalara yöneldik.
e-Kağıt konsepti yeni bir fikir değil. Zaman içinde yavaş yavaş gelişiyor. Bunu ise birçok faktör belirliyor. Başında tabii ki üretim maliyeti var. Bu teknolojiden biraz bahsedelim.
Parçacıklar ve Pikseller
Aslında e-kağıt üretimini gerçekleştirebileck birkaç farklı metod var, fakat bunlardan en yaygın olanlar elektronik mürekkep ve Xerox Parc’ın “Gyricon” sistemi. Her ikisi de benzer bir prensip üzerine farklı şekillerde çalışıyor.
E-mürekkep, elektroforez diye adlandırılan, pigment parçacıklarının konumlarını elektrik yükü ile düzenleyen bir metodu kullanıyor. Bir tanesinin kalınlığı en fazla insan saçı kadar olan milyonlarca mikro-kapsül (yani pikseller) arı kovanı biçiminde yerleştirilip iki incecik elektrod arasında sıkıştırılarak bir çeşit elektronik kağıt ortamı oluşturuluyor. Her kapsülde, içinde hem negatif yüklü siyah karbon parçacıklar, hem de pozitif yüklü beyaz titanyum diyoksit parçacıklar olan saydam bir sıvı bulunuyor. Ortama elektrik yükü uygulandığında parçacıkların bir kısmı görünen yüzeye doğru çekilirken diğerleri ise arkada kalan tabakaya doğru itiliyor.
E-mürekkep metodu ile sadece siyah-beyaz değil, karma yükler kullanılarak gri geçişler de elde eldilebiliyor.
Şu anki teknolojiyle parçacıkların yer değiştirmesi 250 ms gibi bir sürede gerçekleşiyor, fakay yeterli voltajla bu süre 50ms’ye kadar düşebiliyor. Aslında önemli olan parçaların yer değiştirme süresinden çok (gazetenizde video izlemeyecekseniz-ki bu da tamamen mümkün) şarj ve dayanıklılık.
LCD ekranların tersine, e-mürekkep katmanları geri ışıklandırmaya sahip değiller. Bunun yerine aynı kağıtta olduğu gibi ortamdaki ışığı yansıtıyorlar. Elektrik yükü bir kez verildiğinde, kapsüller yıllarca oldukları yerde kalabiliyorlar. Bu iki özellik sayesinde kağıda alternatif olabilecek bir sistem yaratılabiliyor.
Xerox Parc’ın Gyricon çözümü ise biraz daha farklı. Bu metod yüklü parçacıkları bir tarafı siyah, diğer tarafı beyaz renk olan ince iki renkli küreler içinde hapsedip, yağ benzeri bir ortamın içinde istendiğinde kolayca kendi etrafında dönebilecek bir şekilde gezinmesini sağlıyor. Küçükken bir çoğumuzun sahip olduğu, metal parçaları mıknatıslayarak yüzeye yapıştıran oyuncaklarda olduğu gibi, Gyricon istendiğinde tekrar silinip tekrar yazabilecek bir yazıcıya verilip binlerce defa aynı kağıt üzerinde farklı bilgiler kullanılmasına olanak tanıyor.
Şimdilik iki çözüm de biririnden çok farklı değil, fakat LCD teknolojisine göre kat kat daha fazla fayda sağlıyor. Daha geniş görüş açısı, aydınlatmaya gerek olmadan sadece içeriği değiştirmeye yetecek kadar elektrik kullanımı, “elle tutulabilir” bir görüntü ve esnek bir yapı. Şu anda bu teknolojinin tek eksik noktası, renk yetersizliği. Fakat çok yakında RGB filtre kapsüllerle bunun da çözüleceği müjdesi veriliyor.