Elektronik bir aygıta sadece dokunarak veri, görsel ve dijital kodlar aktarabildiğinizi hayal edin. Dokunma yoluyla veri aktarım kabiliyeti, olağanüstü bir kolaylığı ve güvenli bağlantıyı temsil etmektedir. İşte bu tam da Ericsson’un özgün ‘Connected Me’ teknolojisiyle kanıtlamaya çalıştığı şeydir. Ericsson’un Ocak ayında düzenlenen CES 2012 etkinliğinde tanımını yaptığı yeni nesil veri aktarım konsepti, bu hafta düzenlenen CTIA Wireless kongresinde yeniden gösterildi ancak önceki tanıtımla arada büyük ölçüde farklılıklar vardı, ama neden?
CNET’e göre sorunun bir kısmı; insanların Ericsson’un Connected Me teknolojisinin tam olarak ne olduğunu anlamasının mümkün olmaması. Ericsson CEO’su Hans Vestberg’in, Ocak ayında Tüketici Elektroniği Şovu’nda gerçekleştirdiği tanıtımda, arkadaşının elinde tuttuğu smartphone içindeki görsel veriyi, sadece dokunuşu aracılığıyla monitöre bağlı bir medya sistemine aktarıldığı görülüyor.
Bu tanıtımda olan şey; veri sinyali Vestberg’in vücudu üzerinden diğer aygıta aktarılıyor. CTIA Wireless kongresinde yapılan tanıtımda ise yine vücut üzerinden bu kez akıllı telefonda çalmakta olan MP3 içeriği, bir ses sistemine eşzamanlı aktarılıyor. Yani insan vücudu gerçekte ve belli bir dereceye kadar bir tür USB kablosu ya da Bluetooth bağlantısının yerini almış oldu.
Ericsson, Connected Me konseptinin kullandığı aktarım yöntemine ‘capacitive coupling’, ‘bağlaşım’ adını veriyor. Yöntem, insan vücudunun iletkenlik özelliğinden yararlanıyor ve dijital sinyallerin vücut üzerinden aktarımı esasını temel alıyor. Elektronik kilitler, yazıcılar, ses sistemleri, monitörler, televizyonlar, depolama cihazları ve daha pek çok aygıta erişim, veri paylaşımı ‘iki cihaza da dokunma yoluyla’ gerçekleşiyor.
Ericsson’un Pazarlama Müdürü Arun Bhikshesvaran, önümüzdeki yıl dizayn edilecek aygıtların Connected Me teknolojisiyle donatılacağını açıkladı. Ericsson, Samsung’un S Beam teknolojisine yeni bir açılım getiriyor bakalım teknoloji olgunlaştığında neler yapılabilecek?
