Sanal klavyeler hakkında biraz teknik içerikli konuşacağız şimdi. Tablet bilgisayarınızda uzun içerikli bir Word belgesi oluşturmak için gereken karakterleri sanal klavye yardımıyla yazarken parmaklarınızın karakterler üzerinde kaydığını hissedersiniz, sanal tuşları sadece görebilir ama gerçek anlamda dokunamazsınız değil mi?
Peki bunun bir yolu olsa ve tuşa dokunma simülasyonu sayesinde kullanım konforunu artırsa hatta görme engelliler için dokunmatik ekranları hissedilebilir ekrana dönüştürse ne dersiniz? Kısa süre içerisinde bunun mümkün olacağına emin olabilirsiniz artık. Amerikan Patent ve Ticari Markalar Ofisi’ni sürekli meşgul eden Apple’ın kısa süre önce yaptığı yeni başvuru bu konuyla ilgili; programlanabilir manyetik akışkanlar sayesinde hissedilebilir sanal klavye birimi.
Apple’ın patent başvurusunun özetinde kodlanmış mıknatıslar ve sıvı manyetik akışkan (ferrofluid) kullanılan bir düzenek yoluyla sanal klavye birimi üzerinde dokunsal geribildirim üretebilecek sistemden bahsediliyor. Detay teknik bilgileri de içeren başvuruda sistemden kısaca şöyle bahsediliyor:
Dokunmatik yüzey alanına yaklaştırılan parmak, mesafe algılamasında kullanılan bir proximity sensörü tarafından hissedilir ve önceden kodlanmış mıknatıs (dokunulan yüzeye ayarlı) aktive edilir. Başka bir deyişle; dokunmatik yüzeye belirli bir yakınlığa ulaşıldığında proximity sensörünün çıkışı, etkilenecek olan yüzey kısmının altında yer alan mıknatısı çalıştırır, ardından bu “kodlu” mıknatıs ekran yüzey alanında bulunan film tabaka arasındaki sıvı manyetik akışkanı (ferrofluid) çeker ve böylece yüzeyin üst kısmında bir yükselti oluşturulması sağlanır, kullanıcı dokunduğu yüzeydeki sanal nesneyi ekran üzerinde fiziksel olarak hisseder.
Apple, 2011 Temmuz ayında yaptığı benzer bir başvuruda bu kez piezoelektrik materyal kullanarak sanal düzlemler üzerinde dokunma hissini gerçeğe dönüştürme yöntemine dair başka bir patent alarak sanal gerçeklik alanındaki teknolojilerde kullanım hakkı listesini geniş tutmaya, piyasanın “ilklerini” üretmek için resmi zemin hazırlamaya devam ediyor. Patent içeriği incelendiğinde piezo tabanlı ses ve kapasitif algılama metodolojisinin temel alındığı görülüyor. Dokunmatik algılama sistemleri başlığı altında pek çok patent başvurusuna imza atan Apple’ın bir diğer klavye sistemi “akustik imza” olarak tanımlanan kullanıcı girişi yani ekran üzerindeki sanal butona dokunuşunu algılayabilen piezoelektrik sensörleri ile donatılan butonsuz klavye çözümüdür. Benzer şekilde cam klavye/mouse örneğinde rastladığımız farklı algılama teknolojileri yıllardır elimizin altında olan önemli giriş birimi klavyenin tanımını yeniden kurguluyor.
Akustik imza metodu
Apple’ın patent başvurusunda bulunduğu yeni teknolojinin on parmak klavye deneyimi olan kullanıcıların hızına yetişip yetişemeyeceği bilinmiyor ama gelinen noktada 3D görsel teknolojisi, ses çevreleme metotları, sanal nesneleri dokunulabilir hale getirme çabaları insanlığı sanal gerçeklikten, gerçeğe doğru sonu belirsiz bir yolculuğa çıkarıyor. Öngörüler doğrultusunda her zaman ön haberci niteliğinde kabul edilen bilim kurgu türü sinema filmlerinin bir gün mutlaka gerçeğe dönüşemeyeceğini kimse söyleyemez.
Ferrofluid etkileşimi
Firmanın Aralık 2011 tarihinde patentini aldığı ve Mac sistemlerine yönelik hazırladığı Microsoft Kinect benzeri “Three-Dimensional Imaging and Display System” tanımlı 3D giriş sisteminde ise kullanıcının baş, el ve parmak hareketlerini gözlemleyip analiz eden sistem sayesinde klavye, mouse ya da başka bir çevre birimi kullanmadan Mac PC ile etkileşimi mümkün hale geliyor. Potansiyel bileşenler; bir infrared sensör veya görülebilir lazer, yüksek hızlı fotoğraf dedektörü, dijital sinyal işlemcisi, çift eksenli tarama cihazı ve analog video alt sistemleri içermektedir:
Piezoelektrik metodu ile Haptik Duyusal Geribildirim
Apple’ın buluşuna yakın bir çalışma 2011 Kasım ayında İsveç merkezli EPFL ( Ecole Polytechnique Federale de Lausanne) araştırma merkezindeki araştırmacılar tarafından gerçekleştirilmiş, dokunmatik bir ekran üzerinde gerçek düğmelere basma hissi yaratan yeni nesil haptik teknolojisi ortaya konmuştu. Araştırma merkezinde çalışmayı yürüten doktora öğrencisi Christophe Winter dokunsal yüzeylere dokunma hissini ekleme başarısını kendisine voltaj uygulandığı zaman titreşen bir piezoelektrik malzeme sayesinde elde ettiklerini açıklıyor. Yöntemde dokunma hissini yaratan titreyen yüzey değil, yüzey ile parmak arasında ince bir tabaka oluşturan havanın yarattığı etkidir.
Akıllı telefonlar, tabletler, bilgisayarlar, ATM’ler ve daha pek çok cihaza entegre edilebilecek bu inovatif teknoloji sayesinde görme bozukluğu, engeli olanlar için etkileşim ortama sağlanabilir. Bunun yanı sıra sanal giriş birimlerinin gerçeğe yakın davranışları duyargalar aracılığı ile denetlenerek kullanıcıya gerçeklik deneyimi sunulabilir.