

Playstation 3 sahiplerinin ilk tanıştığı oyunlardan bir tanesi muhakkak Resistance olmuştur. Farklı atmosferi, alışılmışın dışındaki silah çeşitliliği ile birçok oyuncuyu içine çekmiştir. Modern FPS oyunlarına nazaran serinin kolay bir oyun olmaması da bazı oyuncuların burun kıvırmasına sebep olmuştur. İki zıt noktada seriye istikrarlı bir şekilde devam eden ve 3. oyun ile noktayı koyan Insomniac’ın Resistance 3′üne dalış yapıyoruz.
Geleceği tahmin etmek kolay. Esas zor olan şu an olup bitenleri kestirmeye çalışmak. Fritz Dressler
Resistance serisini oynayan oyuncular Chimera illetinden haberdardır. Chimera virisü ilk olrak 1951 yılında Rusya’da ortaya çıkıyor ve tüm dünyayı etkisi altına alıp, ucubeler ve onların sıradışı teknolojileriyle mücadele etmemize sebep oluyordu. Seriyi ilk defa oynayan oyuncular içinde ufak bir hatırlatma yapmak gerekirse Resistance oyununun geçtiği dönem aslında II. Dünya savaşına tekamül eden yıllara denk geliyor. Tabi gerçek tarih akışının dışında Insomniac’ın hayal dünyası ile süslenmiş olarak geçiyor. Yani eski Oklahoma yapılarının arasında dolanırken üzerinizde dev bir savaş gemisi belirebilir, korkacak birşey yok! 1957 yılında geçen oyunumuz Resistance 3′de ikinci oyunun esas elemanı Nathan Hale’i virüse maruz kalmasından ötürü mefta etmiş ve son yolculuğuna uğurlamış Joseph Capelli’yi yönetiyoruz. Capelli, Dr. Malikov’un kendisine Chimera virüsünü yok edeceğini söylemesi üzerine ailesini de geride bırakarak direnişine başlıyor. Bu noktada hikaye hakkında ayrıntılı detaylara oyun içinde bulacağınız ses kayıtları ve notlar sayesinde ulaşabileceksiniz. O yüzden daha önce hiç Resistance oyunu oynamadım diye dert etmeyin. İlerledikçe hikayeye fazlasıyla hakim olacaksınız.

Kuyruğunu kıstırıp bir odada saklanamazsın!

Evet, Resistance 3′de aynen ilk oyundaki gibi sağlık paketleriyle hayatta kalmaya çalışacağız. Bu demek oluyor ki Resistance 2′deki gibi tenhaya kaçıp sağlığınızın dolmasını beklemeniz bir işinize yaramayacak. En azından benim gibi bu özelliğe bayılanlardan iseniz doğru adrestesiniz devam edelim. Eski oyuncular tabiri yerinde ise dinocanlar FPS oyununa hele ki Half-Life ile başlıyarak zirve yaptıysa modern fps kavramlarına burun kıvırabilir. Gittikçe kolaylaşan oyunlar ve oyuncuya neredeyse hiçbir strateji seçeneği bırakmayan oyunları kişisel olarak sevmiyorum. O yüzden ilk Resistance ve serinin son oyunu benim için önemli bir yer teşkil ediyor. Resistance 3′de akıllı düşmanlarınız hayatta kalmanız için sizi strateji yapmanıza ve elinizdeki mermileri COD oynuyorcasına saçmamanıza teşvik edecekler. Öyle adım başı bulamayacağınızı da hatırlatarak göstermelik bir zorluk seviyesi havası verildiğini sanmayın çünkü elinizdekileri akıllıca kullanmak zorundasınız. Bu durum oyunun çekiciliğini benim açımdan bir adım öteye taşıyan en güzel özelliklerinden bir tanesi. Bu bakımdan Resistance 3 tam anlamıyla bir FPS oyunu yani konsolda olması onun katıksız bir FPS olması özelliğini götürmüyor. Hatta uzun zamandır PC’de bile FPS tanımına katıksız uyan bir FPS’de oynamadım.

Tanıdık mı geldi?
Resistance 3 de seriye özgü çılgın BOSS’lara devam ediyor. Bölüm sonlarında bolca karşılaşacağınız dev cüsseli yaratıklar ve silahları ile mücadeleye girerken içinizdeki çocuğun bir yerlere kaçmadığına emin olun! Her yaratığın belli bir püf noktası var. O yüzden onları alt ederken etraftaki nesnelerden yararlanmayı ihmal etmeyin.
Hanimiş benim Bullseye’im
Hani başta sitem etmiştim, FPS oyunlarında kendi kendine dolan sağlık sistemi ve kolaylaştırılmasından. Buna ek olarak birbirine benzer o kadar çok modern FPS oyunu oynamaya başladık ki birbirinin benzeri silahlardan da hoşnut olmamaya başladık. En azından ben hoşnut değilim. O yüzden Resistance 3′deki ilginç özellikli silahları seviyorum. Duvarın arkasını akıllıca görmek, uçanı kaçanı kovalayan mermilerimin olduğunu bilmek güzel oluyor. En azından mermiye falso verecem diye bir dolu eğitim almanıza da gerek yok.. Oyunda birbirinden etkili 12 silah var. Her silahın kendine özgü ikincil bir özelliği ve yükseltebilme özelliği mevcut. Kimi silahı kalkan olarak kullanabileceğiniz gibi ufak turret’ler atabileceğiniz hatta bünyede şiddetli gaz yapacak silahlar da mevcut. Silahların hepsinin oyunun atmosferine yakışacak silahlar olduğunu söyleyebilirim. Zaten ilk iki oyunu oynayan oyuncular silahlara yabancılık çekmiyecektir. Birçok silah yenilenmiş özellikleri ile Resistance 3′e dahil edilmiş çünkü. Silah seslerine ise diyecek yok..

Gelelim oyunun atmosferi ve 3D nimetlerine. Oyunun atmosferine gerçekten diyecek yok, özgün tasarımlı ortamlar ve bol yaratık çeşitliği Insomniac’a yakışacak kalitede. Chimera’lar başta olmak üzere düşman tasarımları ve yaratıkların tasarımları da çok orjinal ve güzel gözüküyor. Grafikler her ne kadar bir Killzone 3 kadar tavan yapmamış olsa da kendine özgü atmosferi ve renk paletiyle türlerinden rahatlıkla ayrılmayı başarıyor. Onlardan üstün yanı ise kuşkusuz oyunun 3D efektleri geliyor. Sesler, patlamalar ve animasyonlar gerçekten çok güzel. Özellikle oyunu 3D olarak oynarsanız da 3D olarak geçen oyunlardan 3-5 gömlek üstün olduğunu göreceksiniz. Hatta Killzone 3′de dahil oynadığım en iyi 3D FPS oyunu desem abartmış olmam. Şu ana kadar 3D derinliğinin bu kadar iyi verildiği bir başka oyun daha oynamadım. Bu yüzden Resistance 3 grafiksel olarak da bu konuda kendini ispatlıyor. Sesler ise gerçekten etkileyici özellikle chimeraların böğürmeleri aksiyon filmlerini aratmıyor. Zaten gece karanlık bir ortamda kulaklığınızı takmış olarak oynarsanız eminim birçok yerde tırsabilirsiniz. Oyunun karanlık atmosferi gerilim unsurlarını çok iyi işlemiş çünkü.
Resistance 3 başta da söylediğim gibi katıksız bir FPS, oyuncuyu sıkmadan aksiyonun içine çekiyor. İlerledikçe daha da artan aksiyon ve daha güçlü silahları kullanabilmeniz, ‘işte benim sıram’ demenize engel olmuyor. Her ne kadar bolca yaratık haşlamamız gereken bir oyun gibi gözüksede oyundaki ince denge çok başarılı bir şekilde sağlanmış. O yüzden Insomniac’ın FPS oyunlarına son verecek olması üzücü en azından Resistance serisine noktayı koyacaklar. Ama portable ortamlarda yeni Resistance oyunları gelmeye devam edecek. Bakarsınız Insomniac farklı bir FPS oyunu daha yapabilir. Bunu Playstation 3′de en iyi yapan firmalardan bir tanesi çünkü.
Ek olarak oyunu tıpkı Killzone 3, SOCOM gibi Move desteğiyle oynamanız da mümkün. Sharp-shooter desteği de olan Resistance 3 gamepad ile FPS oynanmaz diyenlere de alternatif sunuluyor. Bana soracak olursanız ise gamepad ile oyunun oynanabilirliği çok daha iyi oluyor. Çünkü Move ile bir Killzone 3 hassasiyetini ben alamadım. Ama koltuğun arkasına siper alıp dipçiği ben kendim yapıştıracam diyorsanız o sizin sadistliğiniz ona birşey diyemem.
Oyunun çoklu oyuncu kısmında ise 16 oyuncu takımlara ayrılarak klasik oyun modlarında mücadele ediyorlar. Artık neredeyse standart haline gelmiş çoklu oyuncu modunu yeni oynamaya başladı iseniz bolca öleceksiniz anlamına geliyor. Çünkü oynadıkça açılan yetenek ve yeni silahlardan dolayı sizin kıytırık silah ve yeteneklerinizin yemeyip, içmeyecek oyun oynayan oyuncular karşısında hiçbir şansı yok. O yüzden başlarda hemen pes etmeyin rütbeniz ve silah çeşitliliğiniz arttıkça sizde kelle sayınızı artıracaksınız. Çoklu oyun modlarına gelecek olursak klasik deatmatch, team-deatmatch, flag capture gibi bilindik oyun modları mevcut. Tabi Killzone 3 gibi oyunlarda bol çeşitli oyun modu ve 32 kişi oynamaya alışan oyuncuları tatmin etmeyebilir. Değişik birşeyler istiyorsanız yeni ‘Survival’ DLC paketini edinebilir ve yeni çoklu oyun modu Invasion’ı oynayabilirsiniz. Yine oyunu ekranı ikiye bölerek ya da online olarak da koperatif modunda oynayabilmeniz mümkün.
Yeni silah yükseltme seçenekleri, harika 3D ve ses efektleri ile Resistance 3 hakkında hala tereddütde iseniz ve biraz olsun aksiyon dolu FPS oyunlarını seviyorsanız en iyi tercihlerinizden bir tanesini kaçırıyorsunuz demektir. FPS oyunu konsolda oynanmaz diyen oyunculara tokat gibi gelecek yapısıyla da Resistance 3 PS3′ün en iyi FPS oyunlarından bir tanesi. Almazsanız üzüleceğiniz, alırsanız pişman olmayacağınız türden bir oyun. Oyunsuz kalmayın. İyi Eğlenceler.

