20.7 C
İstanbul
16 Mart 2025 Pazar
Ana SayfaOyunCall Of Juarez: Bound In Blood İncelemesi

Call Of Juarez: Bound In Blood İncelemesi

Evet bir zamanlar TRT tek kanalken yayımlanan ve hepimizin eli mecbur izlediği Vahşi Batı filmlerini hatırlayanlarınız vardır. Hani Kovboyların at koşturduğu, vahşi batıda tek kanunun silahını hızlı çekenin koyduğu, haydutların banka soyduğu, kızılderililerin maviler giymiş askerlerle çatışığı filmler. İşte oyunumuz Call Of Juarez 2: Bound In Blood bu filmlerden fırlamış gibi duruyor. İlk başlarda klasik bir kovboy oyunu gibi görünsede oyunu oynadıkça oldukça geliştirilmiş bir alt yapıya sahip olduğunu anlayabiliyoruz.

Oyunumuz iki kardeş arasında bir kavgayı anlatan demo ile başlıyor. İki kardeş bir kız yüzünden silahlarını birbirlerine çekiyorlar. Kız arka fonda yapmamaları için yalvarırken bu kardeşlerden üçüncüsü (ki kendisi papaz) neden bu hale geldik. Bir kaç zaman önce çok iyi bir aile idik diyor. Kadın milleti işte kardeşlerin bile arasını bozabiliyor. Herneyse papaz efendi geçmişi düşünürken birden yaklaşık 15 sene öncesine gidiyoruz. Bizden iki karakterden birisini seçmemizi isteyen bir ekran çıkıyor, ancak görüyoruz ki bu bölümde sadece karakterlerden bir tanesi aktif ve seçilebilir durumda. Ama anlıyoruz ki oyunun ilerleyen bölümlerinde karakterler arası geçişler yapabileceğiz. Amerika iç savaşına doğru yol  alıyoruz. Bir çoğumuz bu iç savaşı bilirler. Federe devlet isteyen ve Konfedere devlet isteyen eyaletler birbirlerine savaş açmışlardı. Sonuçta Amerika Kuzey ve Güney olarak ikiye bölünmüştü. Kuzey eyaletlerinin başında aynı zamanda insanların özgürlüğünü savunan ve kölelik sistemine karşı Abraham Lincoln vardı. Güney eyaletleri ise köleliğin gerekliğini savunurken ayrıca konfedere bir devlet olma girişiminde idi. Ancak, para babalarının Kuzeyin yanında yer alması ve kendilerine korkunç derecede destek vermesi sonucunda kaçınılmaz olan olmuş ve Kuzey savaşı kazanmıştı.

İşte biz de bu savaşa giriyoruz ama maalesef kaybeden tarafta yer alıyoruz yani Güneylilerin yanında. Oyunumuz FPS.Cephe savaşlarının çok önemli olduğu bir dönemde bulunduğumuz cephenin kuzeyinden düşmanların bize saldırdığı haberi geliyor ve bize gidip onları durdurmamız söyleniyor. Silahlarımız altıpatlar ama iki elimize ayrı ayrı birer tane alabiliyoruz. Her ne kadar mermi doldurması çok uzun sürsede uzun mesafede bile çok etkili bir silah olduğunu söyleyebilirim. Kuzeylileri püskürttükten sonra bu seferin cephemizin güneyinden saldırıya uğradığımız söyleniyor. Hemen arkamızı döndüğümüzde yerde bulduğumuz bir tüfeği almadan geçmiyoruz. O zamanın en iyi silahlarından biri olan bu tüfek oldukça kullanışlı görünüyor. Altıpatlarlarımızla beraber bu silahı da yanımızda taşıyabiliyoruz. Güney cephesinde de düşmanları püskürttükten sonra emir erimizi çağırıyoruz ve komutana durumu bildirmesini isterken emir erimiz düşmanın snipercıları tarafından kafasından vurularak ölüyor. Hemen sniperları durdurmamız isteniyor çünkü, askerlerimizi uzaktan tek tek avlıyorlar. Açıkçası oldukça zor bir görev, çünkü hemen hemen ikinci mermiyi yediğinizde ölüyorsunuz. O yüzden sniperlara doğru düz bir yol izlemektense dolambaçlı yollar kullanmanızı tavsiye ederim. Ayrıca bulduğunuz kaya ve devrilmiş ağaç kütükleri gibi şeylerin arkasına da saklanarak siper alabilirsiniz. Ancak, hemen belirteyim elimizdeki silahlarım menzilleri sniperlarınkine oranla çok kısa ve ancak çok yakınlarına gittiğimizde onları öldürebiliyoruz. Bu arada belirtmekte fayda görüyorum.

Sniperların yerini bulmak bize gitmemiz gereken yeri gösteren ekrandaki yıldız sayesinde çok kolay bu yıldız bütün görevler boyunca gitmemiz gereken yerleri bize gösteriyor. Kısaca bir çeşit görev yerimizi gösteren pusula diyebiliriz. Sniperları hallettikten sonra kumandana gidip durumu rapor etmemiz gerekiyor. Hızla komutanların toplantı yaptığı çadıra gidiyoruz ve orada cephemizin arka tarafının bir grup düşman askeri tarafından kuşatıldığını öğreniyoruz. İşin kötü tarafı düşman askerlerinin kuşattığı cephede kardeşimiz bulunuyor. Kahramanımız hemen kendisine izin verilmesi halinde düşmanları arkalarından kuşatarak etkisiz hale getirebileceğini söylüyor. Kumandanlardan ikisi bizim bu fikrimize intihar saldırısı olduğunu düşündüklerinden ve ellerindeki askerleri kaybetmek istemediklerinden karşı çıkıyorlar. Hatta bir tanesi kardeşimizi düşündüğümüzü bildiğini ancak şu anda yapacak birşeyleri olmadığını ifade ediyor. Tam hüzünlü bri şekilde çadırdan ayrılacakken bütün kumandanlardan daha üst rütbeli olduğunu konuşmasından ve tavırlarından anladığımız üçüncü komutan konuşuyor ve gitmemize izin veriyor. Emrimize bir asker verekek bizi oraya ulaştırabileceğini ama bu görevde yalnız olduğumuzu söylüyor. Selam vererek çadırı terk ediyoruz. Hemen bizim emrimize verilen askeri takibe alıyoruz. Asker bir yere kadar bizi götürerek buradan sonrası senin abi diyor. Biraz ilerleyerek düşmanların arkasına geçiyoruz ve bir kütüğün üzerinde menemen bardağı gibi dizilmiş 5 tane kuzeyli askeri görüyoruz. Arkaları bize dönük olarak bizim cepheye kurşun yağdırıyorlar. İşte burada oyunumuzun en güzel özelliklerinden birisi ortaya çıkıyor. Genelde çok kızgın olduğumuz anlarda yada heyecanlı olduğumuz anlarda aktif olan bu özellik için zamanı yavaşlatma tuşuna basıyoruz ve beş askeri de hedef olarak üzerlerinde nişan işaretimizi gezdirerek işaretliyoruz. Ateş tuşuna bastığımız anda beş askeride bizim eleman bir saniyede yere seriyor. Red Kit misin be abi diyesim geldi. Kuzeylilerin diğer askerleri de şaşırıp ormanların arasından fırlıyorlar açıkta kaldıklarından onları tek tek keklik gibi avlıyoruz. Böyleyce bu saldırıda tarafımızdan bertaraf edilmiş oluyor.

Şimdi ise kardeşimizin olduğu cepheye gitmemiz gerekiyor. Siperlerin içine dalıyoruz. Burada bize oyun duvarın arkasına saklanıp kenardan sadece silahımızı ve belirli bir görüş açısı ile yaralanmadan ateş etmeyi öğretiyor. Ayrıca bu bölümde elimize dinamit alıp onu da fırlatmayı öğreniyoruz. Buradaki uzun bir çatışmadan sonra kardeşimize kavuşuyoruz. Birbirimize sarıldıktan sonra oyunun sonraki bölümü başlıyor. Oyunun bundan sonraki bölümlerini size anlatmayacağım ama size soygunlardan, silahlı çatışmaların bolluğundan bahsetmeme ve hatta oyunun çok mükemmel bir konuya sahip olduğundan bahsetmeme lüzum yok sanırım.

Gelelim oyunun grafiklerine, oldukça eski bir motor olmasına rağmen oyunun grafikleri bu motor geliştirilerek yapılmış. Her ne kadar Far Cry grafikleri olmasa da yine de etkileyici duruyor. Akıcı bir motora sahip olan oyunda grafikler oldukça göz alıcı. Vahşi batıda çölün ortasında görmeğe alıştığımız çalı topları rüzgar estiğinde rüzgarla birlikte hareket ediyorlar. Arkalarında ise ince bir toz bulutu bırakıyorlar. Maddelerin (mesela tahta ve metal) kaplamaları oldukça etkileyici görünüyor. Karakter modellemeleri üzerinde ise baya bir durulmuş ve çalışılmış. Vurduğumuz düşmanlar et yığını gibi düşüyor. Bir FPS de aranan vuruş hissi bu oyunda oldukça iyi yansıtılmış. Oyunun müzikleri ve silah efektleri hatta seslendirmeler ise gayet tatmin edici bir düzeyde yapılmış. Vahşi batı ezgileri, arada giren süvari marşını çalan bir borazan marşı gibi oldukça etkileyici ve zamanına uygun melodiler taşıyor oyun. Kontroller ise oldukça basit ve kolay alışılacak şekilde tasarlanmış. Kontrollerde bir sorun bulamadım. Oldukça kullanışlı bir kontorl şemasına sahip olan oyunda istersek kendimize göre kontrolleri ayarlama opsiyonuda konmuş bulunuyor.

Oyunun konusu ise klasik bir vahşi batı senaryosu değil. Üzerinde detaylanmaya gidilmiş bir senaryosu mevcut oyunun. Ara sıra sizi şaşırtan gelişmeler oyun boyunca yakanızı bırakmayan sürprizler bu oyunda sizi oldukça etkileyecektir bundan eminim.

Gelelim puanlamalara:

Grafik: 8/10 (Daha iyi bir grafik motoru kullanılabilirdi. Bunun dışında oldukça iyi grafiklere sahip.)

Sesler ve Müzikler: 9/10 (Tam bir vahşi batı havası yaratan konuşmalar, aksanlar ve müzikleri ile bu oyun siz hemen havaya sokmayı becerebiliyor.)

Oynanış: 9/10 (Kullanışta ve oynama da herhangi bir zorlukla karşılaşmadan ve hatta çok az ölerek bu oyunu bitirdim diyebilirim. )

Tekrar oynanabilirlik: 8/10 ( Defalarca olmasa da arasıra açıp altıpatlarınızı konuşturabileceğiniz güzel bir oyun. Düello sahneleri ise göz kamaştırıcı.)

Genel Puan: 8,5/10 (Genel olarak alınması gereken, vahşi batı konularını sevenlerin ve hatta sıradan FPS lerden hoşlananların bile denemesi gereken bir oyun. Herkese tavsiye ediyoruz.)

Şimdilik bu kadar derken herkese iyi oyunlar diliyoruz.

Bahadır Yaramış
Bahadır Yaramışhttp://hardwaremania.com
Teknoloji dünyasına her zaman ilgi duyan biriyim. Oyunlarla tanışmam çocukluğumla başladı ve bu aşkım hiç azalmadı. Teknolojiyi yakından takip etmek benim için bir tutku ve problem çözme becerilerimi sık sık oyunlar ve teknoloji projeleri üzerinde kullanıyorum.
Benzer İçerikler

Haberler

Son Yorumlar

- Advertisment -
×