
NASA’nın gelecekteki kargo taşımacılığı planlarında önemli bir yer tutan Dream Chaser uzay uçağı, yıllardır beklenen fırlatmasına bir türlü kavuşamadı. Bu durumun arkasında birden fazla etken bulunuyor.
Öncelikle, Boeing’in Starliner programında yaşanan yazılım sorunları, NASA’nın uçuş yazılımlarına yönelik test prosedürlerini daha da sıkılaştırmasına yol açtı. Normalde hızlı şekilde tamamlanabilecek süreçler, artık çok daha ayrıntılı denetimlerden geçiyor. Bu da Dream Chaser’ın yazılım geliştirme ve onay süreçlerinde gecikmelere neden oldu. NASA, yaşanan deneyimlerden ders çıkararak, insanlı veya insansız her uzay aracının en ufak riskten bile arındırılmasını talep ediyor.
Bir diğer kritik mesele, Dream Chaser’ın itki sistemi. Sierra Space, yaygın biçimde kullanılan ancak oldukça zehirli olan hiperjolik yakıtlardan uzak durmayı tercih etti. Bunun yerine kerosen ve hidrojen peroksit karışımına dayalı daha çevreci ve güvenli bir sistem geliştirmeye karar verdi. Ancak sıfırdan oluşturulan bu motor yapısı, her adımda yeniden test edilmeyi zorunlu kılıyor. Sadece roketin çalışması değil, güvenlik, bakım kolaylığı ve uzun vadeli kullanılabilirliği de titizlikle inceleniyor. Bu da projenin zaman çizelgesini kaçınılmaz biçimde uzatıyor.
Fırlatma aracı meselesi de işin bir başka boyutu. Dream Chaser, ULA tarafından geliştirilen Vulcan roketiyle uzaya gönderilecek. Başlangıçta 2024 sonbaharında yapılması planlanan fırlatma, ULA’nın öncelikli diğer görevleri ve roketin kendi hazırlık sürecindeki gecikmeler nedeniyle ertelendi. Bu durum, Sierra Space’in zamanlamasını da doğrudan etkiledi. Vulcan’ın yoğun görev listesi, Dream Chaser’ın uçuş tarihini sürekli ileriye itiyor.

Tüm bu sorunlara rağmen proje tamamen tıkanmış değil. Ocak 2025’te gerçekleştirilen “Joint Test 10B” adlı önemli aşama başarıyla tamamlandı. Bu test kapsamında, Dream Chaser’ın taşıma kapasitesi değerlendirildi ve kriyojenik koruma sistemleri, destekli çıkış ekipmanları ile NASA’nın tekli istifleme dolapları gibi özel yükler denendi. Bu test, aracın Uluslararası Uzay İstasyonu için kritik kargo görevlerini yerine getirebileceğini kanıtladı. Sierra Space’in kargo ve mürettebat taşımacılığından sorumlu yöneticisi Pablo Gonzalez, bu başarıyı “fırlatmaya bir adım daha yaklaşmak” şeklinde yorumladı.
Dream Chaser’ın önemi, yalnızca NASA’nın ISS lojistiği için sunduğu alternatifle sınırlı değil. Uzay uçağı, iniş kabiliyeti sayesinde geleneksel kapsüllere kıyasla daha yumuşak bir dönüş sağlıyor ve kargoyu Dünya’ya kısa sürede geri getirebiliyor. Özellikle hassas bilimsel deneyler veya hızla teslim edilmesi gereken malzemeler için bu büyük bir avantaj. Ayrıca uçağın tasarımı, iniş sonrası yeniden kullanılabilirliği artırıyor ve uzun vadede maliyetleri düşürmeyi hedefliyor.
Sonuç olarak Dream Chaser, hem teknik yenilikleri hem de karşılaştığı gecikmelerle dikkat çekiyor. Yazılım süreçlerindeki sıkı kontroller, tamamen yeni bir itki sisteminin geliştirilmesi ve Vulcan roketinin takvimindeki belirsizlikler, fırlatma tarihini sürekli ileriye taşıyor. Ancak ardı ardına yapılan başarılı testler, projenin giderek olgunlaştığını ve nihayetinde NASA’nın ISS’ye yönelik görevlerinde kritik bir rol üstleneceğini gösteriyor.

